Tespitlerimiz
Bu çalışmada Büyükşehir Belediye Yönetişim Karnesi (BBYK) modeli kullanılarak Türkiye’deki 27 büyükşehir belediyesinde iyi yönetişim kültürü ve uygulamaları araştırıldı. Araştırma vatandaş merkezli, bütünsel ve veriye dayalı bir bakış açısıyla yürütüldü. Veriler internet ortamında kamuoyu ile paylaşılan belge ve bilgilere dayanarak toplandı. Model kapsamında 7 ilke, 4 yönetişim süreci ve 3 basamaklı bir kurumsal öğrenme döngüsü belirlendi. Bu yapı temel alınarak 337 gösterge geliştirildi ve araştırmada her biri birer soru olarak ele alındı.
Model kapsamında 7 ilke, 4 yönetişim süreci ve 3 basamaklı bir kurumsal öğrenme döngüsü belirlendi.
Göstergeler, iyi yönetişim ilkelerini belirli alan ve süreçlerde hayata geçirecek yapılar, uygulamalar ve ölçme–değerlendirme araçları ya da uygulamaları şeklinde değerlendirilmek üzere sınıflandırıldı. Araştırma sonucunda her belediye için bir iyi yönetişim karnesi oluşturuldu ve belediyelerde iyi yönetişim kültürü ve uygulamalarına dair genel tespitler yapıldı. Aynı zamanda incelenen belediyelerin örnek iyi yönetişim uygulamaları belirlendi. Böylece belediyelerin kendi karnelerinden ve iyi örneklerden faydalanarak iyi yönetişim alanında kendilerini geliştirmeleri hedeflendi.
Araştırma sonuçlarına dayanarak büyükşehirlerde iyi yönetişimin güçlenmesi için aşağıda somut adımlar önerildi. Gelişime yönelik somut adımların atılması ile temel beklentimiz vatandaşların yaşam kalitesinin iyileşmesi.

Büyükşehir belediyelerinde iyi yönetişimin yaşam kalitesine katkısı, birbirleriyle ilgili üç farklı alanda gelişimin sağlanması ile mümkün olacaktır: Kapsayıcı ve anlamlı katılım, açık ve kaliteli bilgi, kurumsal işleyiş, kapasite ve kültür. Sürdürülebilir kalkınma ve yaşam kalitesinin iyileşmesi başlıca şunları ifade eder:
- Kalkınmanın uzun vadeli olarak sağlanması
- Sınırlı olan kaynakların sürdürülebilir, etkin ve verimli şekilde kullanılması
- Vatandaşlarının ihtiyaç ve sorunlarına doğru şekilde ve zamanında cevap verilirken gelecek nesillerin menfaatlerinin de korunması
- Kalkınmanın hem kentsel hem kırsal alanda, ekonomik, sosyal ve çevresel kaynaklar ile bir bütün olarak ele alınması
- Kırılgan sosyal grupların hizmetlere erişiminin kolaylaşması ve fırsat eşitliğinin sağlanması
- Temiz hava, yeşil alan ve güvenli sokaklar gibi unsurlarla yaşanabilir şehirler inşa edilmesi
- Şehir yaşamında mutluluk ve memnuniyetin artması
Yaşam kalitesinin iyileşmesini sağlayacak başlıca unsurlar ise aşağıdaki şekilde tanımlanabilir:
Kapsayıcı ve anlamlı katılım: Büyükşehirlerin yönetişiminde paydaşların vatandaş, sivil toplum kuruluşları (STK), muhtarlar, iş dünyası ve üniversiteler dahil olmak üzere şehir hayatının ilgili tüm aktörlerini kapsayan bir şekilde tanımlanmasını ifade eder. Ayrıca bu aktörler ile resmi idareler arasında sürekli ve aktif iş birliğini gerektirir. Böylece katılımın, büyükşehir belediyelerinde karar vericiler için gündemin belirlenmesinden hizmet sunumuna tüm süreçler için anlamlı ve demokratik bir şekilde gerçekleşmesi beklenir. Farklı sosyal gruplar için farklı ihtiyaçların tespit edilmesi, hizmetlerin etkili bir şekilde sunulması ve memnuniyet yaratması ancak kapsayıcı ve anlamlı katılım ile mümkündür.
Açık, kapsamlı ve kaliteli bilgi: Büyükşehirlerde ana karar vericilerden biri olan büyükşehir belediyelerinin tüm faaliyet ve hizmetlerine dönük bilgi vermesi iyi yönetişimin bir gereğidir. Böylece hem vatandaşların belediyeyi hem de belediyenin kurumsal olarak kendini izlemesi ve değerlendirmesi mümkün olur. Aynı zamanda büyükşehirlere dair sosyoekonomik, çevresel ya da idari verilerin sistemli bir şekilde toplanması ve kamuoyu ile paylaşılması, tüm paydaşlar için sorun ve risklerin tespiti ile çözüm önerilerinin geliştirilmesi için zemin hazırlar. Erişilebilir, doğru ve eksiksiz bilginin sağlanması, vatandaşların belediyelere olan güvenini artıracağı gibi çeşitli performans değerlendirmelerine ve kurumsal gelişime de imkân verir.
Kurumsal işleyiş, kapasite ve kültür: Büyükşehir belediyelerinin iç paydaşları olan her türlü çalışanlarına yönelik izleme ve değerlendirme araçlarının oluşturulması, sürekli gelişim kültürünün de oluşması demektir. Kurum içinde ortaya çıkan her türlü talep, öneri ve sorunun bir güven ortamı içinde paylaşılması ve bunlara cevap verilmesi, kurumsal kapasitenin doğru değerlendirilmesini sağlar. İyi yönetişim kültürü, insan kaynakları, mali yönetişimi ve örgütsel yapısı açısından kurumsal kapasitesini güçlendiren belediye, sürdürülebilir toplumsal ve bireysel fayda üretir.
BBYK bir bütün olarak iyi yönetişim kültürü ve uygulamalarını ölçerek iyileştirmek için geliştirildi. Modelin belediyeler tarafından gelecek yıllarda da kullanılması, sürekli gelişim için ölçme, kıyaslama ve öğrenme fırsatı yaratacaktır.
Büyükşehir belediyeleri BBYK sonuçlarını inceleyerek kendi uygulamalarında gerekli iyileştirmeleri yaptığı taktirde yukarıda bahsedilen alanlarda güçlenecektir. Bu sayede vatandaşların büyükşehir belediyelerine duyduğu güven ve büyükşehir yaşamından memnuniyet düzeyi de artacaktır. Vatandaşların kurumlara ve yöneticilere duyduğu güven, öncelikle şeffaflık ve hesap verebilirliğin sağlanması ile güçlenir. Katılımcı ve kapsayıcı karar alma süreçleri ise etkin politikaların geliştirilmesini ve sürdürülebilirliği sağlar. Sorumlu ve duyarlı hareket eden kurumlar vatandaş odaklı, bütünsel, etkili ve verimli faaliyetler üretir. Tüm bunların kalitesi ve devamlılığı aynı zamanda kurumsal kapasitenin ve işleyişin güçlenmesi ile mümkündür.
Ölçülemeyen/ölçülmeyen performans iyileşemez. BBYK bir bütün olarak iyi yönetişim kültürü ve uygulamalarını ölçerek iyileştirmek için geliştirildi. Modelin belediyeler tarafından gelecek yıllarda da kullanılması, sürekli gelişim için ölçme, kıyaslama ve öğrenme fırsatı yaratacaktır. Uzun vadede büyükşehir belediyeleri kendi yönetişim kültür ve uygulamalarını değerlendirmek için zengin bir veri altyapısına ve kıyaslama imkanına sahip olabilir.
Genel Durum
Araştırma kapsamında, Türkiye’de bulunan toplam 30 büyükşehir belediyesinden seçilmiş başkanlar tarafından yönetilen 27 tanesi incelendi. Değerlendirme 100 puan üzerinden yapıldı ve toplam puan aşağıdaki aralıklarla 10 gruba ayrıldı.
Bu puan aralıklarına göre araştırmanın başlıca sonuçları:
- Türkiye’deki 27 büyükşehir belediyesinin iyi yönetişim kültür ve uygulamaları genel olarak 35–74 puan aralığında.
- 27 büyükşehir belediyesinin yarısından fazlası (17 tanesi), 45–64 puan aralığında.

Bu sonuçlara göre büyükşehir belediyelerinde iyi yönetişimin orta düzeyde olduğu söylenebilir. Bir başka deyişle, büyükşehir belediyelerinde iyi yönetişim kültürü ve uygulamaları açısından önemli gelişim alanları tespit edilebilir. Kısa vadede ve kararlı şekilde yapılacak iyileştirmeler ile genel ortalama yükselebilir.
İyi yönetişim büyükşehir belediyelerinin gündeminde olan bir konu. Büyükşehir belediyeleri iyi yönetişim ilkelerini kendi misyon, vizyon veya yönetim ilkelerine dahil etmiş durumda:
- 2 belediyenin misyon, vizyon veya yönetim ilkelerinde tutarlılık (ya da ilgili ifadeler) yer alıyor.
- 18 belediyenin misyon, vizyon veya yönetim ilkelerinde hesap verebilirlik (ya da ilgili ifadeler) yer alıyor.
- 21 belediyenin misyon, vizyon veya yönetim ilkelerinde adillik (ya da ilgili ifadeler) yer alıyor.
- 26 belediyenin misyon, vizyon veya yönetim ilkelerinde şeffaflık (ya da ilgili ifadeler) yer alıyor.
- 21 belediyenin misyon, vizyon veya yönetim ilkelerinde etkililik/verimlilik (ya da ilgili ifadeler) yer alıyor.
- 24 belediyenin misyon, vizyon veya yönetim ilkelerinde katılımcılık (ya da ilgili ifadeler) yer alıyor.
- 23 belediyenin misyon, vizyon veya yönetim ilkelerinde yenilikçilik (ya da ilgili ifadeler) yer alıyor.
Yukarıdaki durum, belediyelerin söylem açısından iyi yönetişim kültürünü yaygın biçimde benimsediğini gösteriyor. Ancak bu durum, belediyelerin hedeflerinde, faaliyetlerinde ve kaynakları yönetiminde iyi yönetişim ilkelerini hayata geçirdiği anlamına gelmiyor. Gelişim alanlarını tespit etmek ve somut önerilerde bulunmak için BBYK’ya daha yakından bakmak gerekiyor.
Gelişim Alanları, Tespit ve Öneriler
Vatandaşların yaşam kalitesinin artması ve bunu sağlamak adına kapsayıcı ve anlamlı katılımın sağlanması, açık ve kaliteli bilginin üretilmesi ve kurumsal kültür ve kapasitenin gelişmesi için aşağıdaki tespit ve önerileri sunuyoruz.
1. Yaşam Kalitesi
Büyükşehir belediyeleri şehre ve o şehirde yaşayan insanlara hizmet etmek ve fayda sunmak için kurulmuş, yöneticileri seçimle belirlenen kamu kurumları. Çevrenin ve şehrin korunması, altyapı yatırımlarının yapılması ve ulaşım hizmetlerinin sunulması gibi çeşitli görevleri var. Bu tür faaliyetler temel olarak vatandaşların hizmetlere erişimi ile şehrin korunması ve kalkınması için yürütülüyor. Diğer taraftan, sosyal politika hizmetleri ve kültür-sanat faaliyetleri gibi insanların refahına yönelik faaliyetler yürütülüyor.
Günümüzün en önemli idari yapılarından biri büyükşehirler. Artan şehirleşme ve nüfus yoğunluğu büyükşehirleri de eğitimin, sosyal faaliyetlerin, üretimin ve siyasetin merkezi haline getirdi. Küresel boyutta etki yaratan iklim değişikliği, göç ve salgın gibi krizler ise büyükşehir belediyelerinin kriz yönetiminde oynayabileceği rolü hepimize hatırlatıyor. Dolayısıyla, büyükşehir belediyeleri hem hemşerilerin yaşam kalitesinin artmasında hem de sürdürülebilir kalkınmanın sağlanmasında rol üstlenmekte.
Türkiye’de ilgili mevzuat büyükşehir belediyelerinin faaliyetlerini; üst ölçekteki politika ve planlar, ilçe belediyeleri ve diğer paydaşları ile eş güdüm içinde yürütmesini öngörüyor. Böylece kaynakların etkili ve verimli kullanılması hedefleniyor. Belediyelerin planlama sürecinden başlayarak bütünsel, veri temelli ve katılımcı bir şekilde karar alması, faaliyet yürütmesi ve kaynaklarını buna uygun kullanması bekleniyor. Bu aynı zamanda kurum içinde, alt ve üst ölçekteki idareler arasında ve paydaşlarla ilişkilerde tutarlılığın sağlanması anlamına geliyor.
İyi yönetişim bizlere, mevcut durumun analiz edilmesinde mevzuatın öngördüğü hususlarla birlikte iyi örneklerin ve yaşam kalitesinin de göz önüne alınması gerektiğini ifade ediyor. Özellikle büyükşehirlerde, ilçe ve mahalle gibi farklı coğrafi ölçeklerin kullanılması ve farklı sosyal grupların ihtiyaç ve taleplerinin dikkate alınması önemli. Bu da ancak veri temelli ve katılımcı bir anlayışla mümkün. Örneğin, adillik ve kapsayıcılığın sağlanması, şehrin ve şehirdeki sosyal grupların kendine özgü ihtiyaç ve sorunlarının tespit edilmesi anlamına gelir. Bunlara yönelik öncelikle orta ve uzun vadeli hedeflerin belirlenmesi, sonrasında ise kaynakların buna göre tahsis edilmesi, bütçe kalemlerinin ve kilit performans göstergelerinin tanımlanması ile sağlam mali yönetim gerekiyor.
BBYK göstergelerini kullanarak büyükşehir belediyeleri, yaşam kalitesi ve sürdürülebilir kalkınmayı nasıl sağlayacağına yönelik tespit ve öneriler yapabilir. Yaşam kalitesi elbette doğrudan bireyleri ve sosyal grupları ilgilendiren eğitim, sosyal hizmet, sağlık ve istihdam gibi konular ile bağlantılı. Bu alanlarda hizmetlere erişim insan ve vatandaşlık haklarının bir gereği olmakla birlikte, büyükşehir belediyeleri ilgili faaliyetler ile bireysel ve toplumsal refahı sağlayabilir. İyi yönetişim açısından başta çocuk, kadın, genç, engelli, kıdemli, işsiz, yoksul ve göçmen olmak üzere dezavantajlı ya da kırılgan gruplar için neler yapıldığını incelemek gerekiyor.
Büyükşehir belediyelerinin stratejik hedef, faaliyet ve harcamalarını incelediğimizde ortaya çıkan sonuçlardan bazıları:
- 27 belediyenin hepsi çocuklara, engellilere ve yoksullara yönelik faaliyetler yürütmüş.
- 25 belediye çeşitli gruplara bakım hizmeti vermiş.
- 25 belediye işsizlere yönelik faaliyetlerde bulunmuş.
- 25 belediye kadınlara yönelik rehberlik veya danışmanlık hizmetleri yürütmüş.
- 19 belediye kadınlara yönelik şiddet ve istismarı önlemeye dönük faaliyette bulunmuş.
- 11 belediyenin Yerel Eşitlik Eylem Planı mevcut ya da hazırlık sürecinde.
- 14 belediyenin fırsat eşitliğine yönelik çalışmak üzere meclis ihtisas komisyonu var.
- 13 belediyenin eşitlik alanında çalışan bir idari birimi var.
- 9 belediye yiyecek ve/ya içecek maddelerini halk sağlığı açısından tahlil etmeye yönelik faaliyet yürütmüş, bu belediyelerden 4’ü ilgili raporları kamuoyu ile paylaşmış.
Genel olarak büyükşehir belediyelerinin farklı sosyal gruplara yönelik çeşitli faaliyet ve hizmetleri olduğu görülüyor. Bununla birlikte gelişime açık birçok alan da bulunuyor. Stratejik planın farklı sosyal gruplar için ayrı ayrı, veri temelli ve hepsinin katılımı ile hazırlanması yürütülecek faaliyetlerin doğru şekilde belirlenmesini, kaynakların adil bir şekilde tahsis edilmesini ve hizmetlerin beklenen etkiyi ve memnuniyeti yaratmasını sağlar. Bu açıdan örneğin, güncel faaliyetleri bulunmasına rağmen, 27 belediyeden sadece 9 tanesi mevcut durum analizini sosyal grupların talep ve önerilerini kapsayacak şekilde yapmış.

Bütünsel/entegre bir bakış açısı, sadece hedeflerin belirlenmesinde değil, sonuçların değerlendirilmesinde de veri temelli olmayı gerektirir. Büyükşehir belediyelerinin de gündemlerini belirlerken mevcut durum içinde hizmet verecekleri grupların ihtiyaçlarını tespit etmesi, uygun kararlar alması, bunları etkili ve verimli şekilde uygulaması ve sonuçları da yine verilere dayanarak değerlendirmesi önemlidir. Ancak bu şekilde belediyeler ile vatandaşlar arasında güven ve memnuniyete dayanan bir ilişki kurulabilir. Aynı zamanda kurumsal gelişimin önünü açacak, gelişmesi gereken alanların tespiti ile doğru konularda yatırım yapılmasını sağlar.
Mevcut durum analizi ve hedeflerin belirlenmesinde, adillik ve kapsayıcılık ilkesini gözeterek ve veri temelli geliştirilecek bir yaklaşım, büyükşehir belediyelerinin faaliyet alanlarında gelişimi sağlayabilir.
Aşağıdaki sonuçlar bu gelişim alanlarına işaret ediyor:
- 15 belediyenin kadın eşitliğine yönelik herhangi bir faaliyeti olmamış.
- 13 belediyenin evsizlere yönelik herhangi bir faaliyeti olmamış.
- 16 belediye çocukların korunmasına yönelik herhangi bir hedef belirlememiş.
- 12 belediye çocuklar için kreş veya yuva imkânı sunmuyor.
Sürdürülebilir kalkınma büyükşehir belediyelerinin yaşam kalitesiyle ilgili katkı sağlayabileceği bir diğer önemli alan. Bu alanda BM Sürdürülebilir Kalkınma Amaçları küresel ölçekte sunulmuş değerli bir yol haritası.
Sonuçlara Sürdürülebilir Kalkınma Amaçları açısından baktığımızda:
- 20 belediyenin misyon, vizyon veya ilkelerinde sürdürülebilirlik ya da ilgili kavramlar yer alıyor.
- 27 belediyenin hepsi stratejik planlarında Birleşmiş Milletler’in (BM) sürdürülebilir kalkınma vizyonu ile örtüşen ekolojik, ekonomik ve sosyal hedefler belirlemiş.
- 22 belediye stratejik planında sürdürülebilir şehir amacı (SKA 11) ile bağlantılı hedef veya faaliyetler tanımlamış.
- 5 Belediye stratejik plan amaç veya hedefleri ile SKA’lar arasında ilişki kurmuş.
- 2 belediye faaliyetlerini SKA’lar ile ilişkisi açısından değerlendirmiş.
Buna göre büyükşehir belediyelerinin hedef, faaliyet ve bütçelerini, küresel ölçekteki vizyon ve amaçlar ile ilişki/uyum bakımından değerlendirmesi gerekiyor. Aynı zamanda ulusal üst politika belgelerinde de temel alınmış olan SKA’lar ile kurulacak ilişki, belediyelere rehberlik etmekle birlikte uluslararası iş birliklerinin de önünü açacaktır.
Sürdürülebilir kalkınma açısından belediyelerin gündem ve faaliyetlerini değerlendirdiğimizde ise şu sonuçlara ulaştık:
- 19 belediyede kalkınmaya dönük meclis ihtisas komisyonu bulunuyor.
- 18 belediyede sürdürülebilir kalkınma konusundan sorumlu bir müdürlük veya birim bulunuyor.
Kurumsal açıdan bakıldığında, birçok belediyede sürdürülebilir kalkınma için yönetişim yapılarının mevcut olduğu söylenebilir. Ancak sadece 13 belediyede sürdürülebilir enerji için bir eylem planı ya da hazırlık süreci olduğu görülüyor. Yerel kalkınma konusunda ise sadece 1 belediyenin eylem planı var. Bu açıdan bütünsellik, şehir ekonomisinin ve kırsal ekonominin entegre edilmesini, farklı yerel yapılara ve sosyoekonomik gruplara yönelik hedefler geliştirilmesini gerektiriyor. Büyükşehir ölçeğinde idari açıdan aynı zamanda ilçe belediyeleri ile iş birliği ve eş güdüm de mevzuatın ve işlevsel idarenin bir gereği. Ancak araştırmamız bize hiçbir belediyenin mevcut durum analizinde ilçe temelli bir yaklaşım geliştirmediğini gösterdi.
İyi yönetişimin vatandaşların yaşam kalitesini iyileştirmesi ve uzun vadeli fayda sağlaması için bütünsel, veri temelli ve kurumsal gelişime izin verecek yapıların kurulması ile ölçme ve değerlendirme araçlarının geliştirilmesi gerekiyor. BBYK’nın sonuçlarını, bu yapı ve araçların gelişimine katkı sağlayacak şekilde aşağıdaki tespit ve öneriler ışığında daha detaylı değerlendirebiliriz.
2. Kapsayıcı ve Anlamlı Katılım
Büyükşehirlerin yönetişimi, büyükşehir belediyeleri ile vatandaşlar, STK’lar, muhtarlar, diğer kamu kurumları, iş dünyası ve üniversiteler gibi çeşitli paydaşlar ile güçlü ilişkilerin kurulmasını gerektirir. Kapsayıcı ve anlamlı katılım süreçleri, yaşam kalitesini iyileştiren faaliyetlerin üretilmesi sonucunu da doğurur.
BBYK’nın sonuçları büyükşehir yönetişiminde katılım ve paydaş ilişkilerini anlamak adına önemli ipuçları veriyor:
- 24 belediyenin misyon, vizyon veya yönetim ilkelerinde katılımcılık ifadesi (ya da ilgili ifadeler) yer alıyor.
- 22 belediye paydaş katılımını geliştirmek adına stratejik hedef veya faaliyet tanımlamış.
- 21 büyükşehirde kent konseyi bulunuyor.
- 13 belediye faaliyet raporlarında hangi alanlarda vatandaş katılımı sağlandığına dair bilgi vermiş.
Genel olarak bakıldığında belediyelerin katılım konusunda iyi düzeyde olduğu düşünülebilir. Detaylı bir inceleme ise gelişim için birçok alan olduğunu gösteriyor.
Belediyelerin gündemini ve alınacak kararları temel olarak belirleyen stratejik plan ve bütçe hazırlama süreçlerine baktığımızda gördüklerimiz:
- 25 belediye stratejik planını hazırlarken anket yöntemi ile vatandaş katılımı sağlamış.
- 10 belediye stratejik planını hazırlarken çalıştay veya toplantı gibi doğrudan katılım ve müzakere yöntemini tercih etmiş.
- Sadece 6 belediye stratejik planında kent konseyinin önerilerini yansıtmış.
Kent konseyleri Türkiye’de belediyelerin karar alma süreçlerine katılımı sağlamak adına kurulmuş en önemli yapılardan biri. Kent konseyleri aracılığı ile katılımın sağlanmasında en önemli yöntem ise belediye meclisine sivil görüş ve önerilerin sunulması. Kent konseyi ya da belediyeler tarafından raporlanan verilere baktığımızda sadece 4 kent konseyinin belediye meclislerine değerlendirilmek üzere öneride bulunduğu ve bunların da sadece 2’sine dair kamuoyu ile bilgi (kent konseyi ne önerdi, belediye meclisi nasıl değerlendirdi vb.) paylaşıldığını görüyoruz. Diğer yandan kent konseylerinin kurumsal gelişimi için de bazı tespitler yapılabilir. Doğrudan sivil bir katılım aracı olan kent konseylerinin kendilerinin şeffaf, hesap verebilir ve kapsayıcı olması gerekir. Verilerimize göre sadece 6 kent konseyi faaliyetlerini raporlayarak kamuoyu ile paylaşmış.
Stratejik planın hazırlık sürecine ve kent konseylerinin rolüne ek olarak, belediyelerin kurumsal yapılarında katılımı sağlayacak unsurlardan ve paydaş ilişkilerine yönelik hedef ve faaliyetlerinden bahsedilebilir.
Farklı sosyal grupları temsil edebilecek STK’ların ve mahalle ölçeğinde halkın doğrudan temsilcisi olan muhtarların rolü, özellikle büyükşehir ölçeğinde kapsayıcı ve anlamlı katılımı sağlamak adına oldukça önemli. Bu açıdan büyükşehir belediyelerinin paydaşları ile iş birliğini güçlendirmesi gerektiğini görüyoruz:
- 17 belediyede STK ilişkilerinden sorumlu bir müdürlük veya birim bulunuyor.
- 11 belediye STK’lar ile iş birliğine dair hedefler belirlemiş.
- 15 belediye STK’lar ile düzenli görüşmeler yapmış ancak sadece 8 belediye bu görüşmelerin içeriği ya da sonuçlarına ilişkin bilgi paylaşmış.
- 21 belediye STK’lar ile ortak hizmet projeleri yürütmüş.
- 26 belediyenin muhtarlarla ilişkileri yürütmek üzere birimi bulunuyor.
- 25 belediye muhtarlarla düzenli görüşmeler yapmış ancak sadece 12 belediye bu görüşmelerin içeriği ya da sonuçlarına ilişkin bilgi paylaşmış.
Belediyelerin STK’lar ve muhtarlar ile ilişkisinin daha bütünsel, kapsamlı ve şeffaf biçimde yürütmesine ihtiyaç olduğu söylenebilir. Özellikle kurulan ilişkilere dair bilgi paylaşılması, katılımın kalitesini değerlendirmek için gerekli. Büyükşehir belediyelerinin genelde STK ve muhtarlar ile iş birliğine dair kurumsal yapıları olmasına rağmen, bu iş birliklerinin hangi konularda gerçekleştiği ve sonuçlarının ne olduğuna dair bilgi paylaşılmamış. Dolayısıyla yapılan görüşmelerin ya da ortak yürütülen projelerin, vatandaşların hangi ihtiyacına ne şekilde cevap verdiğini ve sonuçlarının ne olduğunu değerlendirmek kamuoyu açısından mümkün değil.
Bu sonuçlar ışığında büyükşehir belediyelerinde katılım için önemli gelişim alanlarının olduğu ortaya çıkıyor. Özellikle stratejik planlamada katılımın kalitesi artırılabilir. Stratejik planlar sundukları 5 yıllık vizyon ve buna bağlı bütçe tahsisi açısında en önemli katılım alanlarından birisi. Öncelikle planlama sürecine, dengeli ve temsil gücü yüksek şekilde daha fazla vatandaş ve STK’nın doğrudan katılımı sağlanabilir. Stratejik plan hazırlanırken vatandaşların, muhtar, ilçe belediyeleri, STK’lar, valilik, il müdürlükleri ve diğer paydaşların görüş ve önerilerinin değerlendirilmesi katılımı anlamlı kılar. Üniversitelerin bilimsel bilgi ve uzmanlığı şehrin yararına ve belediyenin kurumsal gelişimi için değerlendirilebilir. İş dünyası ve sendikaları da kapsayan istişare ve iş birliği platformları oluşturulabilir. Bunlara ek olarak yüz yüze görüşme, derin mülakat, odak grup toplantıları, mahalle ziyaretleri ve dijital araçlar ile katılım sürekli kılınabilir.
Farklı paydaşların ihtiyaç ve taleplerinin, stratejik plan ve hedefler ile uyumu gözetilebilir. Politika veya hizmet alanı ile ilgili ve öncelikli paydaşların belirlenmesi, buna göre olabildiğince farklı görüşü temsil eden paydaşların dahil edilmesi önemli. Katılım süreçlerine dahil olacak paydaşlara önceden bilgi verilmeli, hangi verilere dayanarak, hangi konuda ve nasıl karar alınacağı belirtilmelidir. Katılım süreçlerinin sonunda, kararlara paydaş görüşlerinin nasıl yansıtıldığı açıklanmalı, ilerleyen zamanda söz konusu paydaşlar yürütülen çalışmalar ve sonuçları hakkında bilgilendirilmeliler. Katılım ve paydaş ilişkilerinin kalitesini değerlendirmek üzere şikâyet, talep, bilgi edinme, katılım, memnuniyet ve güven düzeyini gösteren göstergeler tanımlanabilir. Tüm bu süreçlerin şeffaf ve hesap verebilir şekilde yürütülmesi paydaşların güvenini ve ilerleyen süreçte katılım için isteklerini artıracaktır.
Kent konseylerinin sayısı artabileceği gibi var olanların daha etkin çalışması için iyileştirmeler yapılabilir. Katılımın güçlendirilmesi, ölçülmesi ve değerlendirilmesi için stratejik hedeflerin, performans göstergelerinin ve bütçenin belirlenmesi etkili olacaktır. Faaliyetlerin düzenli olarak ölçülmesi, raporlanması ve kamuoyu ile paylaşılması katılımın ne anlama geldiğini izlemeyi mümkün kılar ve katılımın kalitesini artırır.
Son olarak, iyileştirilmesi gereken en önemli alanların birisi ise katılımın sürekli geliştirilmesi. Katılım süreçleri veri temelli ölçülerek ve kıyaslanarak sürekli olarak iyileştirilebilir. Mevcut durumda hangi konuda, kaç kişinin görüşü alınıyor, bu görüşler kararlara ve uygulamaya ne oranda yansıtılıyor? Katılım gösteren kişi ve kurumlara sonuçlar hakkında bilgi verildi mi? Katılımın güçlendirilmesi için nerede ve ne kadar kaynak kullanılıyor? Katılım alanında başka belediyelerin iyi uygulama örneklerinden faydalanılıyor mu? Bu ve benzeri sorulara verilecek cevaplar katılım kalitesini geliştirmek açısından yönlendirici olacaktır. Nihai olarak belediyelerin, kendi katılım süreçlerinin niteliği, etkisi ve faydalarını sürekli ölçerek geliştirmeyi bir politika olarak benimsemesi faydalı olacaktır.
3. Açık ve Kaliteli Bilgi
Bilgiye erişim vatandaşların temel hakkıdır. Şeffaflık ve hesap verebilirliğin sağlanması da öncelikle bilgiye erişim ile mümkündür. Bilgilendirme süreçlerinde resmî belgeler (stratejik plan, faaliyet raporu vb.), resmi internet siteleri, sosyal medya kanalları, billboardlar, bülten ve diğer yayınlar birer alan ve araç olarak görülebilir. Bunlara ek olarak katılımcı bütçe, vatandaş karnesi ve vatandaş bütçesi gibi özel uygulamalar da bu amaca yönelik kullanılabilir.
Kamuoyu ile paylaşılan eksiksiz ve doğru bilgi, kurumlara duyulan güveni artırır, böylece yönetişim süreçlerinde katılım ve iş birliği güçlendirebilir. Vatandaşların belediye yönetim süreçlerini izlemek ve değerlendirmek için yapılan planlar, ortaya konan hedefler, bunlar için yürütülen faaliyetler, yapılan harcamalar ve elde edilen sonuçların anlaşılır şekilde paylaşılması büyük önem taşır.
Veriye dayalı yönetişim süreçleri aynı zamanda kurumsal gelişim için gerekli ölçme ve değerlendirmeyi mümkün kılar. Ortaya çıkan farkların veya sapmaların değerlendirilmesi, gerekli tedbirlerin alınması ve kurumsal yönetim politikalarının belirlenmesini sağlar.
Büyükşehir yönetişiminde açık ve kaliteli bilgilendirme konusunda araştırmamızın önemli sonuçlarından biri de bilgi edinme hakkına dikkat çekiyor. Gönüllülerimiz aracılığı ile bilgi edinme başvurusu yapılan 27 büyükşehir belediyesinden sadece 12 tanesi kendilerine iletilen talebe yasal süre içinde ve başvuru konusuyla ilgili şekilde dönüş yaptılar. Faaliyet raporlarına bakıldığında ise sadece 3 belediyenin bilgi edinme hakkı çerçevesinde iletilen başvuruların niteliği hakkında bilgi verdiğini görüyoruz. Bu hakkın vatandaşın en önemli şeffaflık ve hesap sorma aracı olduğu göz önüne alındığında bu alanın iyileştirilmesi öncelik olarak görülmelidir.
Kaynakların yönetimi, demokratik hesap verebilirliğin öncelikli bir konusu olmasına rağmen, bilginin vatandaşlara genelde en az anlaşılır şekilde sunulduğu alan da burası. BBYK’nın sonuçları bu açıdan değerlendirildiğinde, bir bilgilendirme kalitesi alanı olarak mali yönetişimi incelemek yerinde olur:
- 4 belediye başkanı mal varlığını kamuoyu ile paylaşmış ancak belediyelerin internet siteleri aracılığı ile hiçbir belediye meclis üyesi böyle değerli bir uygulamada yer almamış.
- 18 belediye faaliyetlerine dair yıllık harcamalarına ek olarak harcama miktarı ile ilgili açıklama/değerlendirme paylaşmış.
- 7 belediye gelir gerçekleşme oranlarını, 9 belediye ise gider gerçekleşme oranlarını geçmiş yıl/dönemle kıyaslamalı olarak paylaşmış.
- 9 belediye kendilerine bağlı iştiraklerin yıllık gelir ve giderlerini faaliyet raporunda paylaşmış.
- Hiçbir belediye faaliyet raporuna iştirakleri kapsayan konsolide bilanço ve gelir-gider tablosunu dahil etmemiş.
Büyükşehir belediyelerinin özellikle iştirakleri konusunda mali durumu bütünsel olarak değerlendirmeye izin verecek şekilde bilgi paylaşmadığı görülüyor.
Diğer taraftan belediyelerin önemli mali kaynaklarından olan taşınmazları konusundaki bilgilendirme kalitesi değerlendirilebilir:
- 22 belediye taşınmazlarının listesini paylaşmış.
- 21 belediye taşınmazlarının güncel mali değerini paylaşmış.
- 7 belediye taşınmazlarının tahsis durumu hakkında bilgi vermiş.
- 3 belediye taşıt envanterinin tahsis durumu hakkında bilgi vermiş.
Mali şeffaflık açısından diğer bir önemli konu da şudur: Belediyeler performans programlarını hazırlarken stratejik hedeflerine göre bütçeleme yaptıkları halde, faaliyet raporlarında harcamalarına ve hangi hedef için ne kadar bütçe gerçekleştiğine dair bilgiler genelde paylaşılmıyor. Sadece 8 belediyenin faaliyet raporunda, stratejik plan hedefleri doğrultusunda ne kadar harcama yaptığına dair bilgi paylaştığı görülüyor.
Mali yönetişim alanında vatandaş ile ne kadar anlamlı ve anlaşılır bilgi paylaşılırsa, kuruma duyulan güven o kadar artar. Faaliyet raporları ve mali bilgileri içeren diğer belgelerde yalnızca eksiksiz ve doğru bilginin verilmesi değil, bilginin vatandaşların kolayca anlayabileceği şekilde verilmesi de önemli. Bu açıdan basitleştirilmiş görseller ve vatandaş karnesi formatında yayınların büyükşehir belediyelerince fazla kullanılmadığı görülüyor.
Güçlü mali yönetişimin sağlanmasında vatandaş denetiminin yanı sıra belediyelerin iç denetimi de önemli rol oynar. Bu açıdan sadece 2 belediyenin iç denetim sonuçlarına dair kamuoyuna bilgi verdiği görülüyor. Ayrıca 23 belediyede etik komisyonu olmasına rağmen sadece 3 belediye bu konudaki başvuru sayısı ve yapılan işlemlere dair kamuoyu ile bilgi paylaşmış.
Genel olarak, belediyelerin bilgi paylaşım düzey ve biçimi vatandaşların anlama, kıyaslama ve değerlendirme yapmasına çok elverişli görünmüyor. Tüm belediyelerin bu konuda kendi öz değerlendirmelerini yapması ve iyileştirmeye dönük eylemler başlatması faydalı olacaktır. Belediyelerin bilgi edinme, etik komisyon ve iç denetim gibi hassas konularda vatandaşı kapsamlı, detaylı ve anlamlı şekilde bilgilendirmesine ihtiyaç var. Şeffaflık ve hesap verebilirliğin güçlenmesinde özellikle vatandaş karnesi veya bütçesi gibi araçlar etkili olabilir. Öncelikle vatandaşı ilgilendiren önemli konularda hazırlanan faaliyet raporları ve mali belgeler, sade, veri temelli ve kıyaslamaya izin verecek şekilde hazırlanabilir. Bunların yasal mevzuatın ruhuna uygun olarak, vatandaşlara karşı şeffaflık ve hesap verebilirlik anlayışı içinde, içerik, biçim ve araçlar açısından iyileştirilmesi, vatandaşların büyükşehir belediyelerine duyduğu güveni güçlendirecektir. Eksiksiz, doğru ve anlaşılır bilginin paylaşılması, belediyelerin büyükşehirlerde yaşam kalitesinin iyileşmesine yaptığı katkının ortaya konması ve güven ortamı yaratılması için önemlidir.
4. Kurumsal Kapasite ve Kültür
Büyükşehir belediyelerinin karar alma, kaynak kullanma, faaliyet yürütme ve izleyerek değerlendirme süreçleri doğrudan genel işleyiş kalitesine bağlı olarak şekillenir. Bu kalite ise kurum kültürü ve kapasitesinin gelişimi ile ilgilidir. Kültür açısından iyi yönetişimi iç paydaşları ile benimsemiş, katılımcı ve güven ortamında işleyen bir kurum etkili ve verimli çalışma ortamını da sağlar. Böyle bir kültürde veri temelli bir yaklaşım da gelişecek, kaliteli bilgilendirme, ölçme ve değerlendirme öncelik olacak ve kurumsal kapasite de güçlenecektir.
Büyükşehir belediyeleri için kurum kültürü ve kapasitesinin gelişmesi ile vatandaş ilişkileri (şikâyet, talep, memnuniyet oranları vb.), insan kaynakları yönetimi (eğitim, terfi, disiplin vb.), mali yönetişim, bilgi-işlem ve teknoloji ile yenilikçilik (inovasyon) gibi alanlarda sürekli gelişimin hedeflenmesi faydalı olacaktır.
Kurumun belirli kalite standartlarında işlemesi ve bunun performans temelli iyileştirilmesi belediyelerin kurumsal işleyişini güçlendirir. Sonuçlara bu açıdan bakıldığında görülenler:
- 27 belediyenin hepsi kurumsal sürdürülebilirlik ve gelişim için faaliyetler gerçekleştirmiş.
- 19 belediye hizmetlerine yönelik şikayetlerin sayısını, 10 belediye ise bu şikayetlerin niteliğini paylaşmış.
- 20 belediye vatandaş memnuniyet anketi gerçekleştirmiş, ancak 10 belediye bunların sonuçlarını paylaşmış.
- 16 belediyenin sertifikalı kalite yönetim sistemi bulunuyor.
- 4 belediyenin açık olarak belirtilmiş insan kaynakları politikası var.
- Belediyelerin hepsi hizmet içi eğitim programları yürütmüş ancak 24 belediyede özellikle hizmetlerin kalitesini artırmaya yönelik eğitimler yapıldığı paylaşılmış.
- 21 belediyenin Ar-Ge faaliyetleri için çalışan bir birimi bulunuyor.
Kurumsal kapasitenin değerlendirilmesi ve güçlenmesi için bir diğer önemli ilke ise tutarlılık. Tutarlılık ile beklenen, belediyelerin kurumsal yapılarında bütünlük ve sürekli gelişimi gözeten yapıları kurmaları ve ilgili ölçme ve değerlendirme araçlarını geliştirmeleri. Dolayısıyla hem kurum ve zaman içinde hem de üst politika belgeleri ile tutarlılığın sağlanması söz konusu olacaktır.
Tutarlılık konusunda araştırmamızda ulaşılan sonuçlar:
- 26 belediye stratejik planında 11. Ulusal Kalkınma Planına atıf yapmış.
- 8 belediye faaliyetlerini 11. Ulusal Kalkınma Planı ile uyum açısından değerlendirmiş.
- 23 belediye faaliyet raporunda, faaliyetlerinin stratejik plan hedefleri ile uyumunu değerlendirmiş.
- 26 belediye faaliyet raporunda kurumsal kabiliyet ve kapasitesini değerlendirmiş.
- 4 belediye faaliyet raporunda genel mali durumunu önceki yıllarla kıyaslamalı olarak değerlendirmiş.
Yukarıdaki veriler bize belediyelerin özellikle mali yönetişim alanında ve ulusal ölçekte bütünsel bir bakış açısına ihtiyaç duyduğunu gösteriyor.
Bu çalışmada, BBYK modeli kullanılarak toplanan verilere dayanarak iyi yönetişimin yaşam kalitesine katkısı ve bunu güçlendirebilecek üç temel alan üzerinden farklı tespit ve öneriler paylaşıldı. Her belediye kendi karnesine bakarak, iyileştirmesi gereken öncelikli ilkeler ve konuları tayin ederken söz konusu güçlendirme alanlarını referans alabilir. Kendi yerel koşulları ve kurum önceliklerine bağlı olarak iyileştirme eylemlerini tasarlayarak hayata geçirebilir. Bunun için yayının sonunda yer alan model göstergeleri yönlendirici ve yardımcı olacaktır (Bkz: Göstergeler). Benzer şekilde iyi uygulama örnekleri de somut birer yol gösterici olarak değerlendirilmelidir.
Argüden Yönetişim Akademisi olarak bu çalışmayı yapmaktaki temel amacımız büyükşehir belediyelerinin iyi yönetişim kültür ve uygulamalarını iyileştirmesine katkıda bulunmak. Bununla varmak istediğimiz hedef ise ülkemiz ve dünyada sürdürülebilir geleceğin sağlanması ve yaşam kalitesinin iyileşmesi. Yukarıda paylaşılan tespit ve öneriler bu bakış açısını yansıtıyor. Büyükşehir belediyelerinin söz konusu tespit ve önerileri göz önüne alarak yapacağı iyileştirmelerin de aynı amaca hizmet edeceğini umuyoruz.
Yapılacak bu iyileştirmeler nihai olarak büyükşehir yönetişiminde vatandaşların güven ve memnuniyetini sağlayacaktır. Bununla beraber vatandaşların, verdiği yetki ve kaynaklar ile yapılan faaliyetleri izlemeleri ve değerlendirmeleri demokratik hak olarak görülmelidir. BBYK vatandaşların hem demokratik izleme ve değerlendirme haklarını güçlendirmek hem de şehirler üzerinde hak (kent hakkı) ve taleplerini hayata geçirmek için kullanılabilecek bir araç olarak değerlendirilmelidir. Her bir gösterge büyükşehir belediyelerinin ellerinde bulunan yetki, kaynak ve imkanlar ile vatandaşlar için daha kapsayıcı ve etkin faaliyetler yürütmelerine yönelik bir yol gösterici olarak ele alınabilir.