Giriş

Dünyada Şehirleşme ve Büyükşehirlerin Artan Önemi

Dünyada demokrasi, kalkınma ve insan refahı açısından şehirlerin etkisi ve yerel yönetimlerin önemi her geçen gün artıyor. Artan nüfus ve şehirleşme düzeyi göz önüne alındığında, şehirler mevcut sorunların çözülmesi ve geleceğin şekillenmesi açısından ön plana çıkıyor. 2020 yılı verilerine göre dünya nüfusunun %55’i şehirlerde yaşıyor1 ve dünyadaki ekonomik değerin %80’den fazlası yine şehirlerde üretiliyor2. 20. yüzyıldan itibaren kırsal alanlardan endüstri ve ticaret merkezi olan şehirlere artan göç hareketleri ile şehirleşme günümüzde artık ‘gezegenin şehirleşmesi’ düzeyine sıçramış durumda3.

Bugün şehirleri ve şehirlerde yaşayanları incelediğimizde dünyadaki sera gazının %70’inin şehirlerde ortaya çıktığını ve şehirlerde yaşayanların %99’unun kirli hava soluduğunu görüyoruz4. 2050 yılında ise dünya nüfusunun 5 milyarının şehirlerde yaşaması öngörülüyor. Öte yandan OECD tarafından, 2030 Sürdürülebilir Kalkınma Amaçları’nın %65’inin bölgesel ve yerel yönetimler olmadan hayata geçmeyeceği tespit edildi5. Bu durum geleceğin ağırlıklı olarak yine şehirler üzerinden şekilleneceğini işaret ediyor. Kısacası şehirlerin çevresel, mekânsal, ekonomik ve sosyal açıdan insan yaşamı ve gezegen üzerindeki etkisi çok büyük. Gezegenin ve insanlığın geleceği, gelişim düzeyi ve yaşam kalitesi büyük oranda şehirler üzerinden belirleniyor.

Yerleşim Alanına Göre Nüfus

Şehirlerde ortaya çıkan olumsuz etkilerle başa çıkmak, yaşanan ekolojik, ekonomik, teknolojik, çevresel ve sosyal gelişmeleri demokratik ve etkin şekilde yönetmek, merkezi ve yerel yönetimlerin güçlenmesi ve çevik kılınmasını gerektiriyor. Merkezi ve yerel yönetimler farklı riskleri öngörmek, mevcut sorunları çözmek ve uzun vadede ortaya çıkması olası ihtiyaçları tespit etmek için hazırlanmak durumunda. Bunu sağlamak ise başta vatandaşlar olmak üzere özel sektör, sivil toplum, medya ve üniversiteler gibi önemli aktörlerin güven ve desteğini kazanmaktan geçiyor. Farklı paydaşlar ile iş birliği ve istişare halinde olmak, onları yönetim süreçlerine dahil etmek ve onların desteklerini almak daha demokratik, kapsamlı ve etkin bir yönetimin gereğidir.

Temsili demokrasi ve bürokratik kamu yönetimi anlayışı 21. yüzyılın özgün ve önemli sorunlarını çözmekte yetersiz kalıyor6. Günümüz koşullarında güven ve desteğin sağlanması asli olarak katılımcı demokrasi ve iyi yönetişimin daha yaygın ve etkin kılınmasına bağlı. Alınan kararların daha yerinden, kapsayıcı, adil ve etkili olması farklı kesimlerin görüşlerini almaya ve iş birliğini sağlamaya dayanıyor. Farklı bakış açıları, uzmanlık alanları ve kaynakları ortak belirlenmiş hedefler için harekete geçirmek gerekiyor.

Öte yandan sürdürülebilir kalkınma vizyonu, çevre ve insanın korunması gibi konularda artan farkındalık ve hassasiyet düzeyi şehirleri ve gündelik hayat davranışlarını önemli hale getiriyor. Gündelik hayatta alınan kararlar ve gerçekleştirilen faaliyetler yerel düzeyin ötesinde gezegen ve canlılar üzerinde önemli etkiler yaratıyor. Küresel düzeyde devam eden mega trendler ile birleşen artmış farkındalık ve hassasiyet düzeyine bağlı olarak yerel yönetimlerin önemi de her geçen gün artıyor. Bunun en önemli göstergelerinden birisi yerel yönetimlerin aldığı sorumluluk ve sunduğu hizmetlerin çeşitlenerek artıyor oluşu. Örneğin, Covid 19 salgının yol açtığı olumsuzluklarla en fazla ve doğrudan yerel yönetimler mücadele etmek durumunda kaldı. Benzer şekilde yerel yönetimler vatandaşların atık geri dönüşümü, tasarruflu enerji kullanımı ve alternatif ulaşım imkanlarını tercih etmesi için çalışmalar yürütüyor. Gerek yerel yönetimlerin gerek vatandaşların gündelik hayatta aldıkları kararlar ve gösterdikleri davranışlarda artan bir sorumluluk ve duyarlılık gözlemlemek mümkün.

Dünya nüfusunun yarıdan fazlasının şehirlerde yaşıyor olması, ekonomik ve ekolojik etkilerin şehirlerde yoğunlaşması nedeniyle demokrasi, kalkınma ve yaşam kalitesini şehir ölçeğinde analiz etmek yerinde olacaktır. Şehir kavramı coğrafi alan ve nüfus açısından farklılık gösteren yerleşimleri ifade etmek için kullanılıyor. Birleşmiş Milletler (BM) ve Avrupa Birliği (AB) dahil birçok uluslararası kuruluş tarafından şehirler km2 başına düşen insan sayısı, yoğunluğu ve bitişikliği baz alınarak sınıflandırılıyor7. Bu sınıflandırmaya göre bir yerin şehir olarak değerlendirilmesi için km² başına en az 1.500 kişinin ikamet etmesi ve merkezinde en az 50 bin kişilik nüfusa sahip olması gerekiyor. Aynı yaklaşıma göre büyükşehirler, şehir merkezine ek olarak işe gelip gitme mesafesinde yer alan ve ekonomik olarak şehir merkezine entegre olan alanları (fonksiyonel kentsel alan) kapsayan yerler olarak tanımlanıyor. 2020 yılı verilerine göre dünyada, nüfusu 300 bini geçen 1.934 büyükşehir bulunuyor ve bu şehirlerde 2,59 milyar kişi yaşıyor8.

Büyükşehir Nüfusu
Büyükşehir Sayısı
300 bin–1 milyon kişi
1.355
1–5 milyon kişi
494
5–10 milyon kişi
51
10 milyon+ kişi
34

Türkiye’deki durum ise dünya ortalamasının üstünde seyrediyor. 2021 yılı itibari ile Türkiye’nin toplam nüfusunun %78’i büyükşehir belediyeleri sınırları içinde, diğer bir deyişle büyükşehir belediyelerinin yetki ve sorumluluk alanında yaşıyor9. Dünya ile karşılaştırıldığında Türkiye nüfusunun büyük oranda büyükşehirlerde yaşaması dikkat çekiyor.

Büyükşehirler kapsadığı nüfus, ürettiği ekonomik değer ve yol açtığı çevresel etkiler nedeniyle kritik yerleşim alanları ve aktörleri olarak ele alınmalıdır. Bu bakış açısına göre büyükşehir yönetimleri bu yerleşim alanlarında asli kamu kurumları olarak görülebilir. Her bir büyükşehir yönetimi demokrasi, iyi yönetişim ve kalkınma açısından önemli bir kurumsal aktör olarak değerlendirilmelidir. Nihai olarak, büyükşehir yönetimlerinin daha demokratik, kapsayıcı, adil ve etkili işlemesi sadece şehirlerin değil, içinde yaşadığımız dünyanın daha sürdürülebilir olmasına, insanların yaşam kalitesinin artmasına ve eşit yurttaşlar olarak hayatlarını sürdürmelerine önemli katkı sağlayacaktır.

Demokrasi ve iyi yönetişim zaman zaman iki ayrı alan olarak değerlendirilmekte. Ancak, demokratik kurumların aynı zamanda iyi yönetişim ilkeleri doğrultusunda çalışması bekleniyor. Bir başka ifadeyle, demokratik yönetim iyi yönetişimi gerekli kılıyor. Bu da hem demokrasinin derinleşmesi hem de kalkınma için gerekli kamu sektörü kapasitesinin güçlendirilmesi adına büyük önem taşıyor10.

Demokratik ve iyi yönetişim ilkelerine dayalı büyükşehir yönetim yaklaşımı şehirlerin çevresel açıdan korunması, ekonomik ve sosyal olarak gelişmesinde temel bir gereklilik olarak görülmeli11. Yerelde iyi yönetişimin, özellikle vatandaş katılımı ve mali şeffaflığın, bireylerin yaşam kalitesi üzerinde olumlu yönde etkiler yarattığı araştırmalar tarafından destekleniyor12. Risk ve fırsatları farklı açılardan öngören, yetki ve kaynakları bu yönde en etkin şekilde yönetebilen şehirler günümüzün ihtiyaçlarına tatmin edici çözümler üretebilirken geleceğe de daha iyi hazırlanabiliyor.

Büyükşehir Yönetimleri ve İyi Yönetişimin Güçlendirilmesi

Demokratik olarak seçilmiş temsilciler tarafından yönetilen büyükşehirler, bir kamu kurumu olarak sürdürülebilir yaşam koşullarının sağlanması ile toplumsal gelişim ve refahın artmasına yönelik hizmet etmek için varlar. Bu nedenle oluşturulan politika ve planlarda, yürütülen faaliyetlerde söz konusu iki işlevin en üst seviyede yer alması beklenir. Alınan kararlar, tahsis edilen kaynaklar, tasarlanan faaliyetler ve sunulan hizmetler bu iki hedef üzerinden değerlendirilebilir.

Büyükşehir yönetimleri ve demokratik/iyi yönetişim hakkındaki tartışmalar uzun yıllara dayanıyor13. Bu tartışmaların temelinde merkezi–yerel yönetim ilişkileri, yetkilerin dağılımı, kurumlar arası eş güdüm, kurumsal yapıların niteliği ve kaynak kullanımı gibi meseleler yatıyor.

Her ülkenin devlet yapısı ve büyükşehir yönetim biçimi, kendi tarihsel gelişimi, coğrafi ve sosyal yapısına göre farklılıklar gösteriyor. Buna rağmen, kamu kurumlarında olması gereken bazı nitelikler demokrasinin temel özellikleri ve iyi yönetişim ilkelerine dayanarak tanımlanabilir. Bu özellikler üzerinden iyi yönetişimi değerlendirmek, ölçmek ve gelişim için öneriler sunmak mümkün olabilir.

  • Kamu yararı sağlamak: Gerek seçilmiş (siyasi) gerekse atanmış (bürokrat) kişiler, karar ve faaliyetlerinde şehirlerdeki çevresel ve toplumsal sorun, ihtiyaç ve taleplerin kısa, orta ve uzun vadede karşılanması amacıyla görev yaparlar.
  • Temsiliyet ve hesap vermeye dayalı meşruiyet: Büyükşehir yönetimlerinin meşruiyeti vatandaşların bu kurumların karar alıcılarını (meclis üyeleri) demokratik yollarla seçmesine ve kamu görevlilerinin hukukun üstünlüğüne göre hareket etmesi, vatandaşlara ve diğer kamu kurumlarına hesap vermeleri gerekliliğine dayanır.
  • Kamuya ait kaynakları kullanmak: Büyükşehir yönetimleri kaynaklarını vatandaşlar ve diğer ekonomik aktörlerin vergileri ve ödemeleri ile kamu varlıkları (ör: gayrimenkuller) üzerinden sağlar.
  • Kamu çalışanları ile faaliyet yürütmek: Büyükşehir yönetimlerinde çalışan bürokratlar ve diğer çalışanlar yasal mevzuata bağlı olarak istihdam edilir ve işlerini resmi usul ve kurallara göre gerçekleştirmekle yükümlüdür.
  • Kanun ve kurallara göre işlemek: Büyükşehir yönetimlerinin kuruluşu, yapıları, sorumlulukları, yetkileri ve işleyişi belirli kanun, kural ve usullere göre düzenlenir ve bunlara göre işletilir.
  • Tanımlanmış yönetim süreçlerine göre işlemek: Büyükşehir yönetimleri nitelikleri gereği belirli yönetim süreçlerine göre işler ve kamu yararı üretirler. Bunlar kısaca şöyledir:
    • Siyasi/demokratik karar ve faaliyetler: Temel hedef ve faaliyetler siyasi aktörler tarafından tayin edilir. Bu hedefler ve faaliyetlerden ilgili meclis veya seçilmiş kişiler sorumludur.
    • İdari karar ve faaliyetler: Siyasi olarak belirlenen hedef ve faaliyetleri hayata geçirmek için alınan idari kararlar, yapılan uygulamalar ve uyulan kurallar mevcuttur.
    • Mali karar ve faaliyetler: Belirlenmiş bütçe dahilinde ilgili hedef ve faaliyetler için kaynaklar tahsis edilir, kullanılır ve izlenerek raporlanır.

Yukarıda paylaşılan özellikleri nedeniyle, büyükşehir yönetimlerini iyi yönetişim ilkeleri ışığında erişilebilir verilerle izlemek ve değerlendirmek mümkündür. Böyle bir çalışma ile örneğin şu sorulara cevap aranabilir;

  • Karar alıcılar kendilerine emanet edilen kamusal yetki ve kaynakları nerede ve nasıl kullanıyor?
  • Büyükşehir belediyelerinin yapı, işleyiş ve uygulamaları iyi yönetişim ilkeleri açısından nasıl bir nitelik taşıyor?
  • Vatandaşlar büyükşehir yönetimlerine ne kadar güven duyuyor?
  • Vatandaşlar ve şehrin diğer paydaşları yönetim süreçlerine nerede, ne kadar ve nasıl dahil ediliyor?
  • Büyükşehir belediyelerinin faaliyetleri ne oranda sürdürülebilir kalkınma ve yaşam kalitesi odaklı yürütülüyor?
  • Yapılan yatırımlar, sunulan hizmetler ve yürütülen projeler ne kadar adil ve kapsayıcı?
  • Kırılgan sosyal grupların (çocuk, engelli, yoksul vb.) ihtiyaç ve talepleri ne kadar karşılanıyor?
  • Büyükşehir belediyelerinin kurumsal kapasitesinin artması ve sürekli gelişimi için ne tür faaliyetler yürütülüyor ve harcamalar yapılıyor?
  • Özel sektör, sivil toplum kuruluşları ve üniversiteler ile hangi alanlarda ve ne gibi iş birlikleri mevcut?

Yukarıda paylaşılan örnek sorular esas itibariyle büyükşehir yönetimlerinin yönetim performanslarını değil, yönetişim yapı, süreç ve adımlarının niteliğini değerlendirmek açısından önem taşıyor. İyi yönetişim temelde vatandaşlar ile büyükşehir yönetimleri arasında güven ve memnuniyet ikliminin oluşmasını sağlayacak konular ile ilgilidir. Kamu sektöründe iyi yönetişim, yönetenler ve yönetilenler arasında güvene dayalı ilişkilere ve yönetimin yapı, işleyiş ve faaliyetlerinde belirli ilkelerin mevcut olması gerektiği varsayımına dayanır. Söz konusu ilkeleri, iyi yönetişim ilkeleri olarak şöyle sıralayabiliriz:

  • Tutarlılık
  • Sorumluluk ve Duyarlılık
  • Hesap Verebilirlik
  • Adillik ve Kapsayıcılık
  • Şeffaflık
  • Etkililik ve Verimlilik
  • Temsil ve Katılım

Bu ilkelerin her biri, bir bütünün parçaları olarak büyükşehir yönetimlerinin daha demokratik, kapsayıcı ve etkin olmasına hizmet ederek vatandaşların güven ve memnuniyetini artırır. Ayrıca, toplum tarafından emanet edilen yetki ve kaynakların ortak çıkarları azami şekilde karşılamasına hizmet eder. Artan güven düzeyi büyükşehir yönetimlerinin özel sektör, sivil toplum ve üniversite gibi kuruluşlar ile daha etkili iş birlikleri ve ortaklıklar oluşturmasına imkân sunar.

Büyükşehir yönetimlerinde iyi yönetişim kültürünün güçlenmesi, kurumsal kapasitesini devamlı geliştiren, yeniliklere açık, kaynakları verimli kullanan, hızlı ve etkili kararlar alabilen kurumların oluşması anlamına gelir. Bu kurumların sunduğu hizmetlerin de veriye dayalı ve katılım süreçleri ile zenginleştirilmiş olması beklenir.

Büyükşehir yönetimlerinin gündelik hayat üzerindeki kapsamlı etkilerini anlamak, buralarda iyi yönetişimin sağlayabileceği kazanımları göstermek için sorumlu oldukları bazı temel işlevleri paylaşmak yerinde olur. Bir sonraki sayfada sıralanan bu politika ve faaliyet alanları ülkelere göre değişiklik gösterse de genel olarak büyükşehir yönetimlerinin sorumlu olduğu alanları yansıtıyor. İyi yönetişimin büyükşehir yönetimlerinde güçlendirilmesi, bu alanlarda mevcut sorunları, riskleri ve ihtiyaçları daha iyi tespit etmeye ve şehrin geneline dönük daha kapsayıcı, etkin ve sürdürülebilir çözümler sunmaya hizmet edecektir.

Politika Alanı
Temel İşlevler
Ekolojik Politika
  • Çevre koruma ve atık yönetimini sağlamak
  • Hayvan hakları ve refahını sağlamak
  • Hayvan bakımevleri açmak ve kurmak
  • Ağaçlandırma yapmak
  • Tarım alanları ve su havzalarını korumak
  • Doğal afet planlaması yapmak
  • Afetlere dönük acil eylem planları hazırlamak
  • İklim eylem planları hazırlamak ve uygulamak
  • Enerji tasarrufunu desteklemek
Yapılı Alan Politikası
  • Arazilerin işlev ve kullanımı tayin etmek
  • İmar planlaması yapmak
  • Kentsel dönüşüm ve gelişim planlaması yapmak
  • Yol, köprü, geçit vb. kentsel altyapılar yapmak, bakımını sağlamak ve düzenlemek
  • Kültür ve tabiat varlıklarını korumak
  • Kanalizasyon, su, enerji ve benzeri altyapıları kurmak, bakımını sağlamak ve işletmek
  • Ulaşım altyapısı ve hizmetleri sağlamak
  • Akıllı şehir dönüşümünü sağlamak
Demokratik ve Sosyal Politika
  • Demokratik katılım ve kent hakkını sağlamak
  • Sivil toplum, özel sektör ve üniversiteler ile iş birliği ve ortaklıklar kurmak
  • Sosyal yardım ve hizmetler sunmak
  • Psikolojik ve sosyal destek sağlamak
  • Çocuklar, engelliler, kadınlar, gençler, yaşlılar, evsizler, yoksullar ve göçmenlere özel hizmetler sunmak
  • Sağlık taraması yapmak ve sağlıklı yaşam için destekleyici faaliyetler yürütmek
  • Kültür ve sanat tesisleri yapmak, bu alanlarda hizmetler sağlamak
Ekonomik Politika
  • Ekonomi ve ticareti geliştirmek
  • Meslek ve beceri kazandırmak
  • Tarım ve hayvancılığı güçlendirmek
  • Girişimciliği desteklemek
  • Yatırımları teşvik etmek ve desteklemek
Kurumsal Politika
  • Araştırma, geliştirme ve inovasyon için faaliyetler yürütmek
  • Bilişim kaynakları ve teknoloji kullanımını güçlendirmek
  • Mali yönetişim kapasitesini artırmak
  • Kurumsal kapasiteyi güçlendirmek ve sürekli gelişimi sağlamak

Amaç ve Hedefler

Dünyada ve Türkiye’de artan şehirleşme ile kritik önem kazanan büyükşehirlerde iyi yönetişimin güçlendirilmesi de aynı oranda önemli. Büyükşehir yönetimlerinde iyi yönetişim düzeyini ölçerek güçlendirmek, sürdürülebilir bir geleceğe ve yaşam kalitesinin artmasına katkıda bulunacaktır. Büyükşehirlerde iyi yönetişim üzerine farklı değerlendirme, yaklaşım ve araçlar mevcut (Bkz: Uluslararası Yaklaşımlar). Ancak bu yaklaşımlar büyükşehirlerin ana paydaşı olan vatandaşları merkeze alan ve onların büyükşehirlerde iyi yönetişimi bütünsel şekilde ve nesnel ölçütlere dayanarak değerlendirmesine izin vermiyor. Bu nedenle Argüden Yönetişim Akademisi olarak söz konusu ihtiyacı gidermek, büyükşehir yönetimlerinde iyi yönetişimi güçlendirmek ve vatandaşların bu yönetimlere duyduğu güveni artırmak için Büyükşehir Belediye Yönetişim Karnesi (BBYK) Modeli’ni geliştirdik. Model küresel ölçekte yenilikçi bir yönetişim yaklaşımı olarak tasarlandı.

BBYK’nın kökleri 2018 yılında Türkiye’den dünyaya özgün bir model olarak paylaşılan Belediye Yönetişim Karnesi’ne dayanıyor. Aynı BBYK modeli gibi uluslararası kullanıma yönelik olarak tasarlanan Belediye Yönetişim Karnesi Modeli İstanbul ilçeleri özelinde uygulandı. İlçe belediyelerinde iyi yönetişim kültür ve uygulamalarını ölçmek için geliştirilen ve kullanılan 227 gösterge ile uygulanan araştırma yöntemi Türkiye ve dünyada bir ilk olarak dikkat çekti. Birleşmiş Milletler (BM)14 ve Ekonomik İş birliği ve Kalkınma Örgütü (OECD)15 tarafından iyi uygulama örneği olarak kabul gördü. Her iki model farklı yönetim süreçlerini, vatandaşı merkeze alan bir açıdan, bütünsel ve veri temelli olarak haritalamak ve ölçmek için geliştirildi.

BBYK modeli için kullanılan veriler dijital ortamda kamu erişimine açık kaynaklardan elde ediliyor. Bu nedenle karne sonuçları; paylaşılan veri miktarı, yaygınlığı ve kalitesi ile doğru orantılı olarak elde ediliyor. Belediyelerin bilgi ve veri paylaşmadığı faaliyetleri vatandaşın bilmesi ve değerlendirmesi mümkün değil. Belediyelerin vatandaş merkezli kamu yönetimi anlayışı gereği ve mevzuatın öngördüğü şekilde kaynak harcadığı her faaliyeti kamuoyunun bilgisine sunması gerekiyor.

2018 yılında geliştirilen Belediye Yönetişim Karnesi Modeli’nin yarattığı etki ve uluslararası kabul görerek iyi örnek gösterilmesi, yaklaşımımızı büyükşehir yönetimlerine uygun hale getirme konusunda bizi cesaretlendirdi.

BBYK geliştirilirken aşağıdaki yaklaşımlar ve kurumların politikaları referans alındı ve modele çeşitli göstergelerle dahil edildi:

  • Vatandaş merkezli kamu yönetimi anlayışı
  • Avrupa Konseyi’nin İyi Yönetişim İlkeleri ve Avrupa Yönetişim Mükemmelliği Markası göstergeleri
  • Birleşmiş Milletler’in Sürdürülebilir Kalkınma Vizyonu ve Amaçları
  • Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütü’nün Yaşam Kalitesi Endeksi yaklaşımı
  • Avrupa Kalite Yönetim Vakfı’nın Kalite Çerçevesi
  • İlgili ulusal mevzuat
  • Ulusal, bölgesel ve sektörel kalkınma planları

BBYK temel olarak vatandaşların, verdikleri yetki ve kaynaklar ile büyükşehir belediyelerinin neyi, neden, nerede, nasıl ve ne oranda kullandıklarını izlemeleri, değerlendirmeleri ve bu süreçlere müdahil olabilmeleri için hazırlandı. Kurumsal açıdan, büyükşehir belediyelerinin kendi yapı, işleyiş ve faaliyetlerinde iyi yönetişim kültür ve uygulamalarını güçlendirmelerine destek olmak üzere tasarlandı. Ayrıca, sivil toplum, özel sektör ve akademik kuruluşlar ile büyükşehir belediyeleri arasında güveni ve buna dayanan iş birliği ve ortaklıkları artırmak için geliştirildi. Bunlara ek olarak, büyükşehir belediyelerinin işleyiş ve faaliyetlerini verilerle ortaya koyarak, merkezi yönetim ile büyükşehir yönetimi arasında istişare ve eş güdümü kolaylaştırmayı hedefledi.

Model ile öncelikle büyükşehir belediyelerinde iyi yönetişim düzeyini iyileştirmek hedeflendi. Büyükşehir yönetimlerinin kendi katılım, bilgilendirme ve kurumsal işleyiş süreçlerinin kalitesine katkı yapacağı öngörüldü. Böylece büyükşehir belediyelerinin sürdürülebilir kalkınma ve yaşam kalitesini yönelik faaliyet ve hizmetlerini iyileştirmesine hizmet edeceği varsayıldı.

BBYK ile iyi yönetişimi büyükşehir yönetimlerinde güçlendirerek, küresel, ulusal ve yerel düzeyde demokrasiyi, sürdürülebilir kalkınmayı ve yaşam kalitesini desteklemek amaçlandı.

Model, büyükşehirlerde demokrasi, iyi yönetişim ve kalkınmanın sistematik biçimde anlaşılmasında ve güçlenmesinde yönetişim yaklaşımına dayalı bir ölçme, değerlendirme ve gelişim aracı olarak tasarlandı.

Bu genel amaç ile uyumlu olarak BBYK ile şu hedeflere ulaşılması öngörüldü:

  • Vatandaşlar ve sivil toplum temsilcilerinin büyükşehir belediyelerinin yetki ve kaynaklarını ne yönde, ne için ve nasıl kullandığını değerlendirmelerini kolaylaştırmak ve kurumlara duyulan güveni artırmak.
  • Büyükşehir belediyelerinde iyi yönetişimin güçlenmesi için gerekli gelişim alanları ve adımları tespit etmek.
  • Büyükşehir belediyelerinin yetki ve kaynakları ile daha kapsayıcı, etkili ve sürdürülebilir çözümler üretmesine destek olmak.
  • Sivil toplum, iş dünyası, akademi ve diğer paydaşlar ile daha fazla iş birliği ve ortaklıkların yapılması için güven ortamı sağlamak.
  • Vatandaşların büyükşehir yönetimlerinin sağladığı hizmetlerden memnuniyetini ve karar alma süreçlerine aktif katılımını güçlendirmek.

Vatandaşların genel olarak kamu kurumlarını ve özel olarak büyükşehir belediyelerini veri temelli izlemesi ve değerlendirmesi milli egemenlik, demokrasi ve iyi yönetişimin ön koşulu olarak değerlendirilmelidir. Seçilmiş siyasetçiler ile atanmış bürokratların kararları ve uygulamalarını takip etmek daha demokratik, kapsayıcı ve etkili yönetimin sigortası olarak görülmelidir. Artan sorunlar, farklılaşan beklentiler ve kısıtlı kaynaklar karşısında geleneksel temsili demokrasi yetersiz kalmaktadır. Vatandaşların yönetim süreçlerini belirli aralıklar ile yapılan seçimler dışında izleme, değerlendirme ve etkileme imkanına sahip olması, kamu kurumları ve karar alıcılarına duyulan güven ve memnuniyeti artırır. Farklı kesimlerin değişen beklentilerini karşılamak, hızlı ve beklenmedik değişimler karşısında çözüm üretmek için kamu kurumlarının kapasite ve kaynaklarını daha etkili kullanmalarını da teşvik eder.

BBYK modeli büyükşehirleri birer iyi yönetişim alanı, belediyeleri ise iyi yönetişim aktörleri olarak ele alıyor. Bununla beraber şehir yönetiminin sadece büyükşehir belediyelerine veya bağlı iştiraklere ait bir sorumluluk olmadığının altını çizmek gerekir. Büyükşehirlerde kamusal yetki ve sorumluluklar farklı kamu kurumlarına dağılmış durumda. Merkezi yönetimi temsil eden vali ve kaymakamlar ile bağlı il ve ilçe müdürlükleri ve bağımsız kamu kurumları şehirlerin üzerinde önemli etkilere sahip oluyor. Daha alt ölçekte ise ilçe belediyeleri ve muhtarlıklar etkili oluyor. Bu nedenle, büyükşehirlerde demokrasi, kalkınma ve yaşam kalitesinin güçlendirilmesi, bütün kamu kurumları arasında istişare, iş birliği ve eş güdüm sağlanmasını gerektiriyor. Farklı biçimde ifade edersek, özel sektör ekonomik faaliyetleri, sivil toplum savunuculuk çalışmaları ve üniversiteler ise araştırma ve eğitim gibi faaliyetleriyle büyükşehirlerin yönetimini doğrudan ve dolaylı etkiliyor. Bu nedenle dikeyde devlet kurumları, yatayda ise özel sektör, sivil toplum ve akademik aktörler ile istişare, iş birliği ve eş güdüm, büyükşehirlerin daha iyi yönetilmesine katkı sağlar.

Bu çalışma ile büyükşehirler üzerinden sürdürülebilir geleceğe, toplumsal barışa, bireysel ve toplumsal refaha ve kaynakların daha etkin kullanılmasına katkı sağlamayı hedefledik. Bunun coğrafya, inanç, kültür ve sosyo-ekonomik statüden bağımsız olarak insanlığın ortak çıkarına hizmet edeceğini düşünüyoruz. Dileğimiz bu modelin ve araştırma sonuçlarının tüm büyükşehir yönetimleri ve kamuoyu tarafından ilgili ve değerli bulunmasıdır.

1 OECD/European Commission, Cities in the World: A New Perspective on Urbanisation (Paris: OECD Publishing, 2020), https://doi.org/10.1787/d0efcbda-en.

2 World Economic Forum, Arup and AlphaBeta, BiodiverCities by 2030: Transforming Cities’ Relationship with Nature (World Economic Forum: 2022), https://www3.weforum.org/docs/WEF_BiodiverCities_by_2030_2022.pdf.

3 Neil Brenner. “Debating planetary urbanization: For an engaged pluralism.” Environment and Planning D: Society and Space 36 (2018): 570–590.

4 https://unstats.un.org/sdgs/report/2022/The-Sustainable-Development-Goals-Report-2022.pdf

5 https://www.oecd.org/about/impact/achieving-sdgs-in-cities-and-regions.htm

6 Fung Archon, Erik Olin Wright, Rebecca Abers. Deepening Democracy: Institutional Innovations in Empowered Participatory Governance (London: Verso, 2003).

7 https://ec.europa.eu/eurostat/documents/3859598/12519999/KS-02-20-499-EN-N.pdf

8 https://unhabitat.org/global-state-of-metropolis-2020-%E2%80%93-population-data-booklet

9 TÜİK, Adrese Dayalı Nüfus Kayıt Sistemi, https://www.tuik.gov.tr.

10 Pippa Norris, Making Democratic Governance Work: How Regimes Shape Prosperity, Welfare, and Peace (Cambridge: Cambridge University Press, 2012). doi:10.1017/CBO9781139061902.

11 OECD, Cities for Citizens: Improving Metropolitan Governance (Paris: OECD Publishing, 2001), https://doi.org/10.1787/9789264189843-en.

12 Ana Cárcaba vd., “How Does Good Governance Relate to Quality of Life?” Sustainability MDPI 9, no.4 (2017): 1-16.

13 Daniel Kübler, “Governing the Metropolis: Towards Kinder, Gentler Democracies,” European Political Science 11, no.3 (2012): 430–445.

14 https://sdgs.un.org/partnerships/municipality-governance-scorecard

15 https://oecd-opsi.org/innovations/municipality-governance-scorecard/